07.04.2009

Bir yıl korunmadan girilen düzenli ilişkiye rağmen gebelik oluşmaması olarak tanımlanır. Toplumdaki sıklığı %15’tir. Başka bir deyişle her 7 çiftten biri bu durumla karşı karşıyadır. Kadının yaşı 35’ten fazla ise ya da adet düzensizliği, geçirilmiş karın operasyonu, radyoterapi gibi infertiliteye (kısırlık) neden olabilecek bir öykü varsa bir yılı da beklemeden infertilite uzmanına başvurmak gerekir.

Teşhis edilen sorunların üçte biri kadından, üçte biri erkekten, üçte biri ise her ikisinden kaynaklanır. Her 7 çiftten birinde ise sorun tespit edemeyiz. Bu durum açıklanamayan (unexplained) infertilite olarak tanımlanır. Tabii ki açıklanamaması elimizdeki test yöntemleri ile saptanamadığı içindir. Bazen açıklanamayan infertilite tanısı ile yapılan tüp bebek uygulamasında laboratuarda görülen anormallikler sorunun hangi aşamada olduğunu gösterebilir. Örneğin yumurtaların hiç birinin olgun çıkmaması, hiç döllenme veya bölünme olmaması böyle durumlardır.

Tedavi yöntemleri cerrahi, ilaçla yumurtlatma ve/veya aşılama, yardımcı üreme teknikleri (tüpbebek, mikroinjeksiyon vb.) olarak özetlenebilir.

Hangi yöntemin seçileceğine şunlara göre karar verilir: İnfertilitenin nedeni, kaç yıldır gebelik elde edilemediği, kadının yaşı ve yumurtalık zenginliği, daha önce denenen yöntemler.

Amaç en basit ve ucuz yöntemi kullanarak makul bir sürede sağlıklı bir doğum gerçekleştirmektir. Basit bir ilaç veya aşılama ile gebe kalabilecek bir çiftin gereksiz yere tüp bebek denememesi veya tam tersine tüp bebekten daha basit yöntemlerle gebe kalamayacak bir çiftin başka yöntemlerle boşuna zaman ve para harcamaması gerekir. Bu nedenle kararları veren doktorun deneyimli olması çok önemlidir. Bazı durumlarda kaybedilen zamanın telafisi olmamaktadır.

Örneğin sperm sayı ve hareketinde orta düzeyde düşüklük olan, birkaç yıldır deneyen ama gebelik elde edemeyen ve cerrahi olarak düzeltilmesi mümkün herhangi bir anormalliği olmayan genç bir çiftte aşılama tedavisi uygundur. Aynı ciddiyette sperm problemi olmasına rağmen kısırlık süresi 3 yıldan uzun olan bir çiftte ise aşılama ile gebelik elde etme olasılığı son derece düşüktür ve bu çifte mikroinjeksiyon önermek gerekir. Bu örnekle infertilite süresinin yöntem seçme kararını nasıl etkilediğini anlayabiliriz. İnfertilite süresi, tüp problemleri ve açıklanamayan infertilite olgularında da çok önemlidir.

Kadının yaşı ve yumurtalık zenginliği de yaklaşımda büyük önem taşır. Erkeklerin kadınlardan önemli bir farkı yeni üreme hücrelerinin yapılmasıdır. Kadınlar ise belli sayıda yumurta ile doğarlar, yenisi yapılmaz ve her geçen gün bu yumurtaların hem sayısı azalır hem kalitesi düşer. Özellikle 40’lı yaşlara yaklaşan kadınlarda tedavi yöntemi belirlenirken geçen zamanın da göz önüne alınarak en yüksek olasılığı verenlerin seçilmesi gerekir.

AŞILAMA ejakulat yıkandıktan sonra hareketli spermlerin seçilip rahim içine bırakılmasıdır. IUI (intrauterin inseminasyon) diye de adlandırılır. Yumurtanın döllenmesi aynı doğal hayattaki gibi tüpler içinde kendiliğinden olur. Genellikle önceden yumurtalıklar uyarılarak (ovülasyon indüksiyonu) birden fazla yumurtanın çatlaması sağlanır. İşlemin mantığı ortamdaki yumurta ve spermin çok olmasıyla gebelik şansının arttırılmasına dayanır. Yumurtlamanın ve zamanlamanın sağlanmış olması diğer artılarıdır. Tüplerde sorun varsa veya sperm döllenme yapamayacak ölçüde zayıf ise sonuç alınamaz. Doğru bir çifte uygulandığında yumurtlama uyarılması + aşılama her uygulamada % 18 civarında gebelik şansı doğurur ve bu yöntemle gebe kalabilecekler ortalama 3-6 uygulamada gebe kalırlar. Esas sorun sperme bağlı ise başarı oranı %10’un altındadır. Mililitredeki sperm sayısı 5 milyonun altında ise veya hazırlandıktan sonta toplam ileri hareketli sperm sayısı 500.000’in altında ise aşılama ile sonuç alma ihtimali çok düşük olduğundan tüp bebek düşünmek gerekir.

Hiçbir sebep bulunamayan (unexplained ) çiftlerin, düzenli ilişkiye rağmen çocuk sahibi olamadıkları süre 3 yıldan fazla olduğunda da aşılama ile sonuç alma ihtimali çok düşüktür.

TÜP BEBEK; yardımcı üreme teknikleri deyince anlaşılan hem yumurta hem de spermin laboratuar ortamında işlem görmesidir. Tüp bebek ve mikroinjeksiyon bu tanım içine girer. Her ikisinde de yumurtanın spermle döllenmesi laboratuar ortamında sağlanır, oluşan embriyolar rahim içine transfer edilir.

Tüp bebek döllenmenin bir kap içinde kendiliğinden olduğu klasik yöntem için kullanılan isimdir. Mikroinjeksiyonda ise sperm bir iğne vasıtası ile yumurta içine bırakılır. Klasik tüp bebekte sperm sayı ve hareketi çok bozuk olduğunda döllenme oranları düşük olabilir. Mikroinjeksiyon bu engeli aşmak için geliştirilmiş bir yöntemdir. Ancak zamanla uzmanların çoğu sperm normal olduğunda da mikroinjeksiyonu tercih etmeye başlamıştır. Çünkü mikroinjeksiyonla döllenme oranları biraz daha yüksektir. Gene de günlük konuşmalarda “mikroinjeksiyon” terimi “tüpbebek” terimini tahtından indirememiştir. Bu site dâhil birçok yerde ve konuşmada “tüp bebek” terimi genel olarak “mikroinjeksiyon”u da kapsayacak şekilde kullanılmaktadır. Bu durum bazen hasta-doktor konuşmalarında karışıklıklar yaratmaktadır.

Genel olarak tüp bebek uygulanması gereken durumları, daha basit yöntemlerle gebelik elde edilemeyecek sorunların varlığı ve daha basit yöntemler denendiği halde sonuç alınamayan durumlar olarak özetleyebiliriz.

İlk olarak kanalları kapalı olan bir kadında yapılan tüp bebek uygulaması günümüzde hemen her türlü infertilite sebebinde kullanılır hale gelmiştir. Kanalların kapalı olması, ciddi sperm problemleri, ileri yaşta unexplained infertilite tüp bebek gerektiren durumlardır. Hafif endometriozis, ciddi olmayan sperm bozukluğu, yumurtlama problemi( örn. polikistik over) olanlar ovülasyon indüksiyonu (yumurtlatma) ve intrauterin inseminasyon (aşılama) gibi basit yöntemlerle gebe kalabilirler.

Bir tüp bebek denemesi, çiftin problemlerine göre (çok kısa veya aylar süren) bazı hazırlıklardan sonra başlar ve 15 günde biter. Yumurtaların büyütülmesi için yaklaşık 8-9 gün iğne yapılır. Bu süreçte 4-5 kez ultrasonla yumurta büyüklükleri ölçülür, muayene süresi dakikalarla sınırlıdır. Her kontrolde kan tahlili şart değildir, sadece gerektiğinde yapılır. Yumurtalar hazır olduktan 2 gün sonra toplanır, aynı gün erkekten sperm alınıp döllenme sağlanır. Yumurta toplama işlemi narkoz altında yapıldığından ağrı duyulmaz. Transfer 2-5 gün sonra yapılan ağrısız bir işlemdir. Bu işlemlerin hiçbirinde hastanede yatmaya gerek yoktur. Birkaç saat içinde eve dönülür. Transferden sonra 2-3 gün ev istirahati önerilir. 12 gün sonra kandan yapılan testle sonuç alınır.

Tedavilerde kullanılan ilaçlar hasta konforu düşünülerek her geçen gün gelişmektedir. Bugün daha çok cilt altından ve vajinal yoldan kullanılan, kadının kendi kendine uyguladığı, hiç kimseye ihtiyaç duymadığı, neredeyse hiç ağrıya neden olmayan ilaçları kullanmaktayız.

Başarı oranları son derece iyi düzeydedir. Tecrübeli bir doktor- laboratuar işbirliği ile ortalama gebelik oranları %55-60’a kadar çıkmıştır, gençlerde ise daha da yüksektir. Çiftin durumu uygunsa ve denemeler devam ettirilebilirse hastaların %95’i çocuk sahibi olabilmektedir. Tabii bu rakamlar her tür sorun ve her yaş grubu için geçerli değildir. Bazı durumlarda, örneğin kadının hem yaşı ileri hem yumurtası az olduğunda veya bunlardan birine kromozomal bir anomali de eşlik ettiğinde veya rahim iç yüzeyinde düzeltilemeyen bir tahribat olduğunda canlı doğum oranları çok düşer. Tüp bebekte denemelere devam etmek veya bunu kesmek kritik bir karardır, devam edilmesi ve durulması gereken noktayı iyi bilmek gerekir. Burada doktorun tecrübesi ön plana çıkar.

)

Benzer Makaleler
Makale Yorumları
Henüz hiçbir yorum yapılmadı.