Siz bir Doktor musunuz?
Bel Ağrıları bizi ne zaman uyarmalı?
Ancak zamanımızda duyduğumuz kötü olaylar veya kötü örneklerden dolayı insanlarımız korkar hale gelmiştir. Medyadan veya ağızdan ağza yalan yanlış aktarılan haberler ile en ufak bir bel ağrısında acaba bende ne var? Kanser miyim? Bel fıtığı mı oldum! Acaba sakat mı kalacağım gibi sorular sormaya hatta kendi kendine cevaplarını vermeye veya toplumun kendisi tarafından cevaplanmasına şahit oluyoruz... İnsanın normalde önemseyemeyeceğimiz boyuttaki böyle basit ağrılarda bu şekilde karmaşık düşüncelere girmesi ilginçtir?! Bu yüzden ağrı oluştuğu zaman hemen ameliyat olsam mı olmasam mı sorusunu kendisine 1000’lerce kez sorar hal alıyoruz. Niye ise belki de son çare olabilecek çözüm, daha kolay görünüyor. İşte asıl problemde bu olsa gerek.
Bel fıtığı zamanımızda kötü bir hastalık anlamına gelmiyor. Hatta diğer dejeneratif bel hastalıkları da (bel kayması gibi...) sakat kalacağımız anlamına gelmiyor. Hastanelere gelen binlerce insan dışında binlercesi de bu problemlerini (hatta problemsiz) fark etmeden yaşıyorlar. Bu kötü bir şey mi? Hayır. İlle de her şeyi fark etmek gerekmiyor, çünkü bu hastalığın vücudumuzun diğer hastalıkları gibi erkenden fark edilmesi erken tedavisi anlamına gelmiyor. (ancak aramızda meraklı çok, hemen MR isteyen…) Bel fıtığı tamamen mekanik bir problem, yumuşak bir doku, üzerine basan yükten dolayı kendine kaçacak yer arıyor, bombeleşiyor... Yani göbekleniyor ve patlıyor... Yani bu fıtığı başlangıç dediğimiz evrede öğrensek bişey değişmiyor, sadece her kesin bildiği gibi, ağır kaldırmayacaksın ve belini koruyacaksın diyoruz… Peki, ne yapalım? Hafif ağrılar oluştuğu zaman, tabiî ki uzman fikri alalım ama ağrı oluştuğu zaman; spor yapalım, bacaklarımızı ve bel kaslarımızı kuvvetlendirelim, arabaya az binelim, asansörü tercih etmeyelim gibi.., yükümüzü azaltalım, zayıflayalım.. Yinede olmadı mı? O zamanda korkmayalım, artık mikrocerrahi teknik kullanarak yaptığımız ameliyatlarla tedavisi çok kolay…
Peki ya öğrenmesek ne değişecekti? Birçoğumuz, bütün bunlara ufak bi bel fıtığının yaptığı söylendiğinde önemsemiyor. Aynı şeyleri yapmaya devam ediyor ve aynı şikâyeti tekrarlıyor ve bir daha geliyor... MR istiyor, gene merak ediyor, kendince korkuyor…. Yine birçok insanı meşgul ediyor, birçok imkânın harcanmasına neden oluyor…
Bundan dolayı bel ağrılarımızın büyük bir kısmı; yaşam koşullarımız, çalışma şartlarımız ve alışkanlıklarımızdan dolayı oluşan ya da devamlı olarak yaşadığımız fiziksel ufak travmalardan kaynaklanmaktadır. Psikolojik durumumuzdaki değişikliklerde bunlardan birisidir. Bu travmalar belimizi oluşturan yapının parçalarında bozulmalara neden olur ve bu yapısal bozulmalar ağrıları oluşturmaktadır. Sıklık sırasına göre bu nedenler;
Bel Ağrısı nedenleri?
- Kas kökenli ağrılar (kas spazmları)
- Omurgayı birleştiren faset eklemlerindeki bozulmalara bağlı ağrılar (mekanik bel ağrısı)
- Omurga kemiklerine bağlı ağrılar
- İnflamatuar ağrılar (Romatizmal hastalıklardan kaynaklanan)
- Nöral ağrılar (bel fıtıkları, listezis, instabilite ve malign kökenli olanlar)
- Anksiyete; ya da depresif ruh hali de denebilir... Keyfimiz bozulunca ağrı eşiğimiz düşüyor, dolayısıyla bel kaslarımızdaki istemsiz ufacık bir kasılmada canımız acıyor... Yani kendimizi daha çok dinliyoruz…
Sonuç olarak; bel ağrımızın şiddetini ve yerini iyi belirlemek gereklidir. Ağrı bel bölgesinden bacaklara doğru yayılım gösteriyorsa bu fıtık olabileceğini düşündürebilir. Ayrıca gerçekten ameliyat gerektiren bir fıtık olduğunda, dik durmamız, yürümemiz imkânsızdır. Onun için ağrının şiddeti çok önemli bir bulgudur.
Hatta bu ağrı alınan güçlü (iğne gibi) ağrı kesici ilaçlarla, kolayca geçmez. Eğer bu şiddette ağrılarınız varsa, zaman kaybetmeden nöroşirurji doktoruna danışınız.
Size başka bir yöntem daha;
Ağrı kişiden kişiye değişen spekülatif bir bulgu olduğu için, yaşantınız içinde karşılaştığınız bel ağrılarına 1 den 10 ‘a kadar puan veriniz, eğer son yaşadığınız ağrı sizce 8 puan ve üzeri bir ağrıysa işte bu önemli olabilir, o zaman da doktorunuza danışınız…
Saygılarımla…
