Web sitemizde kullanıcı deneyimini artıran Çerezler (Cookie) kullanılmaktadır. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmektesiniz.
X

Özel Öğrenme Güçlüğü Disleksi

Özel Öğrenme Güçlüğü Disleksi
16.04.2010
8785 Görüntülenme
0 Yorum

Ülkemizde Özel Öğrenme Güçlüğü yaşayan çocuk sayısı oldukça fazla. Özel Öğrenme Güçlüğü, eğitimciler ve aileler tarafından yeterince bilinmediğinden bu özellikteki çocuklar, gerek okul içinde gerekse aile ve çevre içinde pek çok zorlukla karşılaşmaktadırlar.

Özel öğrenme güçlüğüne geçmeden önce, Can Dündar’ın çocukluğunda yaşamış olduğu ve bu konuyla birebir ilişkili olan kısa ve hoş bir yazısını sizinle paylaşmak istiyorum.


“Her şey ben ilkokula yazıldıktan sonra başladı. Bir akşam evde ders çalışırken annemin bana tuhaf baktığını fark ettim. Yazdıklarımı dikkatle inceledikten sonra mırıldandı. Az sonra elinde düz beyaz bir kağıtla çıkageldi.

“Bir ağaç çiz” dedi, bana.

Çizdim. Önce köklerini, sonra aşağıdan yukarıya doğru gövdesini ve daha sonra dallarını ve yapraklarını... ben çizerken annem “Allah Allah” diye söyleniyordu. Sonra kendisi bir tane çizdi. Önce kalın bir gövde, sonra dallar ve yapraklar, en son kökler... Ne fark eder ki?

Sonra yazı yazdırdı. Yazdım. Hemen yanına kendisi yazdı. Baktım B’leri, D’leri, N’leri benimkilere benzemiyor. Onunkiler ters.

Sabah ayakkabılarımı bağlarken (ben hala bağlayamıyordum)

- “Öğretmenin bu yazdıklarına bir şey demiyor mu? Diye sordu. Zaman zaman bana kızdığını söyledim. Tahta da yazılanları deftere geçirirken zorlandığımı, gecikince de “Tembel” diye fırça yediğimi anlattım.

“Niye zorlanıyorsun?” diye sordu annem.

“Çünkü tahta da yazılanlar da senin gibi...” dedim. “Ters aynı...”

Öyleydi gerçekten de, benim “ev” diye yazdığımı sınıftakiler “ve” diye okuyorlardı. N’leri, P’leri, K’ları ters yazıyorlardı. Herkesin sağ bildiği benim solumdu. Tahtadakileri defterime geçirirken düzeltmeye çalışıyordum. O yüzden gecikiyordum.
O gün öğleden sonra annem okula geldi. Öğretmenle bir şeyler konuştu. Ertesi günde kapısında “Davranış Bilimleri Enstitüsü” yazan bir yere götürdü.

“Bak bu abla doktor. Seninle biraz konuşacak” dedi. Güler yüzlü bir abla adını söyleyip tokalaşmak için elini uzattı. Uzattığı eli tersti. Tokalaşamadık. Sonra o da bir şeyler yazıp çizmemi istedi. Bunun çocuklarda çok sık rastlanan bir sorun olduğunu söyledi. O sözcüğü ilk kez orada duydum... DİSLEKSİ...

Doktor dönüp arkasındaki dosyalardan bir kâğıt çıkardı.

- “Bu çizimler ve yanındaki notlar Leonardo da Vinci’ye ait” dedi. Yazılar bana çok tanıdık geldi. Benim gibi düz yazan birini bulmuştum işte. Sonra masanın üstündeki aynayı elindeki kâğıda tutup bize gösterdi. Annem hayretler içinde kaldı. Notlar onların diline tercüme edilmişti sanki. Ayna bir şifre çözücü gibi düzeltmişti yazıları... Doktor abla bunun bir hastalık değil, bazı çocuklar da rastlanan türden bir bozukluk olduğunu anlattı uzun uzun. Disleksilerin bazı harfleri ve sayıları ters yazdıklarını, ancak bunun bir zekâ eksikliğinden kaynaklanmadığını, hatta tersine, disleksil çocukların çoğunda üstün zeka saptandığını söyledi.

Edison’un, John Lennon’ın, Michelangelo’nun, Steven Spielberg’in, Prens Charles’ın, J.F. Kennedy’nin disleksil olduklarından söz etti. Yine bir disleksil olan Einstein’ın okumayı 9 yaşında söktüğünü ve normal okulda başarılı olamayınca da babası tarafından askeri okula yazdırıldığını anlattı.

- “ Bu saydığım isimlerin hepsi birer dahi idi. Bize göre ters yazmalarına itiraz edilmediği, tersine hoşgörü ile bakıldığı için dehalarını kanıtlayabildiler.” dedi. Çıktığımızda hastalığımı sevmeye başlamıştım. Yanılmamıştım işte. Ben değildim ters yazan onlardı... Farklılığımdan utanmamaya başladım. Ertesi gün okula cebimde bir ayna ile gittim. Ayna benim tercümanım olmuştu adeta. Yazdıklarımı onların diline çeviriyordu. Onların yazdıklarını da benim için düzeltiyordu.

Ancak o gün resim dersinde koptu kıyamet. Öğretmen hepimizden bayrak çizmemizi istemişti. Bir ay yıldız çizip, boyayacak ve sıramızın üzerine asacaktık. Önce yıldızı çizip, yanına bir hilal kondurdum. Sonra öğretmen tepemde bitti.

“Bu hilal ters” dedi.

“Hayır, düz “ dedim. Kâğıdı önümden çekip, sınıfa gösterdi.
“Sizce bu hilal ters mi, düz mü?” diye sordu. Çocuklar hep bir ağızdan “ ters, ters” diye bağırmaya başladılar. Öğretmen tahtaya kalkıp doğrusunu çizmemi istedi. Kalktım, çizdim. Sınıf katıla katıla gülüyordu. Öğretmen “bak yine ters yazıyor” diye bağırdı. “Sen benimle alay mı ediyorsun? Bu ülkenin bayrağını ters çizemezsin herkes gibi çizeceksin” diye gürledi. Korkarak cebimden aynamı çıkardım. Tahtaya doğru tutup bakmalarını istedim. Aynaya yansıyan görüntü tam onların çizdiği gibiydi. Tersti. Aldırmadılar... Hem alay ediyor, hem öfkeyle “Düz çiz... düz çiz” diyordu. Öğretmen, elimi avuçlarının içine aldı ve zorla bana ters bir hilal çizdirdi. Sınıfa döndü “Şimdi düz mü?” diye sordu. Herkes hep bir ağızdan düz dedi.”Haydi şimdi yerine” dedi öğretmen. İşte ben de terstim artık. Sırama doğru yürürken ensemde öğretmenin sinirli ses dalgalarını hissettim. “ Sözümü dinlerseniz, yarın hepiniz birer Leonardo olabilirsiniz” diyordu. Güldüm. Oturduğumda ay, tahtadan ters ters bana bakıyordu.

CAN DÜNDAR

********

Can Dündar’ın bu güzel yazısı bize eğitim sistemimizin kısa ve net bir özetini yapıyor aslında. Disleksi veya diğer özel durumlar yaşayan çocuklar eğitim sisteminin içinde öylesine örseleniyor ve zarar görüyorlar ki! Büyüdüklerine bırakın Leonardo olmalarını, liseye bile geçebilmeleri büyük bir şans oluyor onlar için. Bu ve benzeri durum yaşayan çocuklardan kendilerince oluşturulmuş normal diye adlandırılan bazı kriterlere uymaları, hatta boyun eğmeleri beklenir. Kriterler dışına çıkıldığında ise çok rahatlıkla aforoz edilip etiketleniyor ve silindirden geçiriliyorlar. Daha önce de belirttiğim gibi Özel Öğrenme Güçlüğü yaşayan çocuklarımız çoktur. Her sınıfta en az bir öğrenci bu durumu yaşamaktadır. Bu öğrenciler; ne aileleri, ne de eğitimcileri tarafından tam olarak anlaşılamadıklarından, aslında tesadüfü okuyor ve Edison, John Lennon, Michelangelo, Steven Spielberg, Can Dündar ve daha ismini saymadığım bir çok kişi büyük mücadeleler sonucu toplumda önemli bir yer ediniyorlar.

Bu kadar sık yaşanan ve binlerin arasından ancak onların kendirini var edebildiği “ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ” nedir?

Zekâsı normal ya da normalüstü olan, herhangi bir duyusal, nörolojik, fiziksel, ruhsal ve kültürel özrü olmayan okuma – yazma, matematik, kendini ifade etme, düşünme, zaman ve mekân da yönelme alanlarından biri veya birkaçında yetersizliğe yol açan bir bozukluktur Disleksi.

Beynin sağ ya da sol yarım kürelerinin gelişmediği veya az geliştiği ince ve dar olduğu görülür. Yapılan araştırmalar, Bu bozukluğa neden olan etmenler konusunda kesin sonuçlar vermemekle birlikte, düşük kilolu doğumlar, doğum öncesi ve doğum sonrası yaşanan sorunlar, dikkat eksikliği bozuklukları, yeme alışkanlıkları, bazı alerji türleri, görsel – işitsel – algısal ve benzeri sorunların özel öğrenme güçlüğü ile ilişkili olduğu varsayılmaktadır. Ancak bunlar her çocukta farklı durumlarda ortaya çıkmakta ve her çocuk için farklı nedenler ortaya koyulabilmektedir.


ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ OLAN ÇOCUKLARIN GENEL DAVRANIŞ ÖZELLİKLERİ

Okul Öncesi Dönemde:
Konuşmada gecikme görülebilir.
Birbirine yakın heceli kelimelerde sesler karıştırılır. (“Su” yerine “bu” gibi)
Ayakkabıların bağlanmasında başarısızlık yaşanır.
Sağ – sol karıştırılır.
Bir iş yapılırken her iki el de kullanılır, kullanılacak el konusunda belirgin bir seçim yapılamaz.
Alfabedeki harf ve seslerin öğrenilmesinde zorluk yaşanır.
Zaman ve yön kavramları birbirine karıştırılır.
Okul Döneminde:

Okuma geç ve zor öğrenilir.
Yavaş ve hatalı okunur.
Yazı bozuklukları çok görülür.
Matematikte güçlük çekilir.
Çarpım tablosunu öğrenememe görülür.
İmla ve noktalama hataları yapılır.
d ile b, p ile b harflerini karıştırılır.
Okuduğunu anlamada sorun yaşanır.
Okurken sık sık harfler karıştırılır. (“dağ” yerine “bağ”, “sal” yerine “şal” vb)
Harflerin sırası karıştırılır. (“kız” yerine “zık” veya “ızk” gibi)
Benzer kelimeler birbirine karıştırılır. (“incir” yerine “zincir”, “en” yerine “ne” vb)
Ayna imajı ile ters olarak yazma
Bazı kelimeler yanlış hecelenir, hece atlanır, heceler tersten okunur – yazılır.
Sesli okuma sırasında vurgulamalar inişli – çıkışlı olur ve noktalama işaretleri görülmez.
Dil problemleri görülür.
Sayfa yanlış ve düzensiz kullanılır, çizgiler arasında yazmada zorluk yaşanır.
Kelimeler çok yer kaplayacak şekilde aralıklı veya birbirine çok bitişik yazılır.
Yuvarlak ve düz çizgiden oluşan harfleri yazmada zorluk yaşanır.
Aşırı düzensizlik görülür.
Dikkat dağınıklığı veya erken unutma görülür.
Geç ve yavaş yazılır.
Şekiller, semboller ve işaretler tersten algılanır ve yazılır. ( “+” yerine “x” kullanma gibi )
Öz güven yoksunluğu yaşanır.
Problem çözme becerilerinde gerilik gösterirler.
Yazılı sınavlarda, sözlü sınavlara oranla daha başarısızlık görülür.
Zamanı kullanma, kavrama ve söylemede zorluk yaşanır.
Kurulan cümlelerin sonunu getirmede zorluk yaşanır, genelde kısa cümleler kurulur.
Aşırı hareketli ya da aksine çok durağan olabilirler.
Birden fazla işlem gerektiren problemlerde sorun yaşarlar.
Soyut kavramları algılamada zorluk yaşanır.
Organize etme, sentez ve analiz etmede güçlük yaşanır.
Uyum sorunu görülür.
Görsel ve işitsel algıda yavaşlık söz konusudur.
Motor koordinasyon sorunları yaşanır.

Öğretmenlere Öneriler

Çocukların mekân analizini geliştirmek önemlidir.
Çocuğa sağını, solunu öğretmek önemlidir (Kesinlikle bilmeli. Örneğin, saat taktığı kolun sol kol, yazı yazdığı elin sağ el olduğu gibi)
d ve b harflerinde büyük d’nin karnı bu tarafta, küçük d’nin karnı diğer tarafta demek ki küçük d annesine uymuyor, küçük d yaramaz. “b” ise annesine uyuyor. Uslu çocuk olan b gibi.
Noktaları birleştirme çalışmaları yapılır.
Bir öğrenci okunaklı, hızlı, doğru ve düzenli yazamıyorsa, öğretmen endişeye kapılmadan sabırlı davranmalıdır.
Kolay anlayabilecekleri kısa kelimelerden, basit cümleler yazdırılmalıdır.
Çocuğun anlam dünyası, karmaşık değil, dengesiz ve belirsizdir. Devamlı bir kararsızlık içinde olduklarından çoğunlukla bocalrlar. Bu yüzden sık sık yönlendirme yapılmalıdır.
Grup içinde çalışırken kolaylıkla başarabileceği görevler verilmelidir.
Resimli kitaplar daha çok kullanılmalıdır.
Her öğrenci ile teke tek ilgilenilmeli ve öğretmenin kolaylıkla görebileceği ber yere oturtulmalıdır.
Çabaları ödülle desteklenmelidir.
Eğitime en başarılı olduğu yerden başlanmalı, tam başarılı olmadan başka bir çalışmaya geçilmemelidir.
Çocuğun ilk tercihi tespit edilip, sağ ve sol ayrımına bakılmalıdır. Eğer çocuk iki elini de kullanıyorsa öğretmen değişik alıştırmalar yaptırarak etkin olarak kullanılan eli tespit etmeye çalışmalıdır.
Okuma alıştırmaları günde 2 –3 kez, 5- 10 dakikalık devreler halinde yaptırılmalı ve düzenli bir şekilde yüksek sesle yaptırılarak, çocuk yorulunca ara verilmelidir.
2 – 3 cümlelik okuma parçaları üzerinde çalışılmalıdır. Bu okuma parçaları çocuğun ilgi duyduğu konularda seçilmeli, öğrendiği parça anlattırılmalı ve okurken satırları cetvelle veya parmakla takip etmesine izin verilmelidir.
Yazmaya hazırlık döneminde tahta ve plastikten harfler, oyun hamuru ve harf resimleri verilmeli, harf yazdırılırken adı söylenmeli ve çizilmeli, bir yandan da çocuğun bunu sesli ve yazılı olarak tekrar etmesi sağlanmalıdır.
Çocuğun yaptığı imla hatalarını kendisinin bulması sağlanmalıdır.
Sözlük kullanarak sözcük dağarcığı zenginleştirilmelidir.
Sınavlar sözlü veya test olarak uygulanmalıdır.
Öğrendiği konuların devamlılığı için aile ile sıkı bir işbirliğine girilmeli


Ailelere Öneriler

Çok geç kalınmadan ve zarar verilmeden; fark edilir edilmez bir uzmana götürülmesi.
Öncelikle çocuğu olduğu gibi, kimseyle kıyaslama yapmadan ve inkâr etmeden kabul edilmeli
Sabırlı, anlayışlı ve hoş görülü olmalı
Tutarlı davranmalı. Bir gün sabırlı ve anlayışlı iken diğer gün “senden bıktım” dememeli. Aynı zamanda çocuğa karşı evdeki diğer bireylerin de birbirleri ile tutarlı olmaları gereklidir.
Her bireyin kendine ait yapabilirlikleri, ilgi ve yetenekleri olduğu unutulmadan; çocuğun yapamadıkları üzerinden değil yapabildikleri üzerinden hareket edilmeli.
Okul ve öğretmenleri ile yakın bir iletişim içine girilerek birlikte ortak adımlar atılmalı
Okul dışında gerekli destekleyici eğitim ve çalışmaların yapılması için ilgili yerlere yönlendirilmeli
Öz güven kazanması için gerekli desteğin verilmesi, sosyal faaliyetlere yönlendirilmesi, yapabildiklerinin takdir edilmesi ve teşvik edilmesine dikkat edilmeli
Çocuktan utanılmamalı ve toplumdan uzaklaştırılmamalı.
Çocuğa her şeyin yolunda olduğuna dair güven verilmeli
Kendini ifade etmesine, farklılıklarını ortaya koymasına izin verilmeli
Her çocuğun büyüme – gelişme ve öğrenme seviyesinin farklı olduğunu düşünerek çocuğa dair büyük beklentiler içine girilmemeli, zorlanmamalı ve başkaları ile kıyaslanmamalı.
Yeterli ilgi ve sevgiyi vererek, onun sizin için ne kadar değerli ve önemli olduğunu lütfen her defasında belirtin.
Sorunsuz ve mutlu bir yaşamı çocuklarınızla yaşamanız dileğiyle...

Yorumlar
Henüz hiçbir yorum yapılmadı.
Doktorlarımıza sorularınızı iletin...
DoktorumOnline.NET ile alanında uzman doktorlarımıza yaşadığınız sağlık problemi ile ilgili soru sorabilir, isterseniz de doktorlarımız ile muayene için iletişim kurabilirsiniz. DoktorumOnline.NET size sizin en uygun doktora, en hızlı şekilde ulaşmanızı sağlar.
iv>