Web sitemizde kullanıcı deneyimini artıran Çerezler (Cookie) kullanılmaktadır. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmektesiniz.
X

Taş hastalıklarına karşı bol bol su için

Türkiye’de taş hastalıklarının görülme oranının bazı bölgelerde yüzde 7-8’lere kadar çıktığı bildirdi.
Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi’nce düzenlenen Avrupa Taş Hastalıkları Sempozyumu başladı. Sempozyum Başkanı Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Kemal Sarıca, düzenlediği basın toplantısında, böbrek ve idrar yolu taş hastalıklarının genel olarak görülme sıklığının yüzde 1-5 arasında değiştiğini söyledi.

Hastalığın hem çocuk, hem de erişkinlerde ortaya çıkabildiğini belirten Prof. Dr. Sarıca, şöyle devam etti: “Türkiye ortalaması ise yüzde 1,7. Ancak, Güneydoğu ve Akdeniz gibi bazı bölgelerde bu oran yüzde 7-8’lere kadar çıkıyor. Bunun en büyük nedeni, sıvı alımının yetersizliği ve sıcak iklim. Özellikle yaz aylarında sıvı kaybının yerine konulması lazım. Çünkü, vücuttaki biyomineraller terleme ve idrar ile dışarı atılır. Eğer sıvı alımı az olursa, biyomineraller idrarda çöker, birbirleriyle birleşip kristal haline gelir. Bu da bir süre sonra taş haline gelir. Bize en fazla hasta temmuz ve ağustos aylarında başvurur.”

Hastalığın ortaya çıkmasında bunun yanı sıra ağırlıkla kırmızı et ile beslenme, çok aşırı süt ve süt ürünleri tüketme, hareketsiz yaşamın da etkili olduğunu anlatan Prof. Dr. Sarıca; soda, kola, kahve ile koyu çayı da fazla tüketmemek gerektiğini söyledi. Dört-beş çeşit taş bulunduğunu ancak en fazla görülenin “kalsiyum+okzalat” içeren taşlar olduğunu belirten Prof. Dr. Sarıca, genel olarak taşların boyutunun 2 milimetre ile 6 santimetre arasında değiştiğini ifade etti. Küçük taşların yapılacak basit hareketler, bol sıvı ve ağrı kesicilerle atılabildiğine işaret eden Prof. Dr. Sarıca, belirtileri de, “doğum sancısından daha şiddetli yer değiştiren ağrı, kanama, kusma ve bulantı olarak” sıraladı.

Sempozyum Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Faruk Yağcı da, daha çok 30-50’li yaşlarda görülen hastalığın, iki erkeğe karşı bir kadında ortaya çıktığını anlattı. Taş kırma ve kapalı endoskopik yöntemlerle hastalığın yüzde 80-90 oranında tedavi edildiğini kaydeden Prof. Dr. Yağcı, ancak hayat tarzının değiştirilmemesi halinde tekrarlama riski bulunduğunu ifade etti. Prof. Dr. Yağcı, hastalığın, tedavi edilmediği takdirde böbrek kaybına kadar varabilen sonuçlara yol açtığını sözlerine ekledi.

Türkiye ve Avrupa’den 400’e yakın bilim adamının katıldığı sempozyumda, hastalığın nedenleri, teşhis yöntemleri ve tedavideki en son gelişmeler ele alınacak. Türkiye’de bu konuda ilk kez düzenlendiği belirtilen sempozyum, 14 Haziran’da son erecek.

Doktorlarımıza sorularınızı iletin...
DoktorumOnline.NET ile alanında uzman doktorlarımıza yaşadığınız sağlık problemi ile ilgili soru sorabilir, isterseniz de doktorlarımız ile muayene için iletişim kurabilirsiniz. DoktorumOnline.NET size sizin en uygun doktora, en hızlı şekilde ulaşmanızı sağlar.
iv>