Web sitemizde kullanıcı deneyimini artıran Çerezler (Cookie) kullanılmaktadır. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmektesiniz.
X

Evlilik Öncesi Sendrom

Evlilik Öncesi Sendrom
08.05.2011
10522 Görüntülenme
0 Yorum

Çocuklukta evcilikle başlar, toplumun, birlikteliği anlamlı kılan kuruma yüklediği anlam. Kızlar arasında oynanan bu oyun okulun başlaması ile heyecan içerir ve karşı cinse duyulan ilgi ile beyne taşınır, bu ilgi daha da içsel ve platoniktir. Ergenlikle somut çiçekleri açar ve kimi zaman gizli gizli buluşmalar, sinemaya gitmeler ve düzenlenen gezilerle ismini alır: "Çıkmak"…

Lise ve üniversitede gelişen meslek kavramı ile beraber farklı bir boyuta geçer çıkmak, birlikteliğe dönüşür, "eş" kelimesi özelleşir ve gelecek planları konuşulmaya başlanır en güzel yanlarıyla; kendi koşulları dahilinde evliliğe doğru yaklaşılır, aileler bazen karşı çıkar ve diretilir. Çıkan sonuç: "Onsuz ölürüm"…

Bir müddet sonra herşey netleşir ve tatlıya bağlanır. Aileler tanışır; işte o an, kız istemenin hemen ardından gelişen davranışlar eleştirilmeye başlanır. Çünkü artık uğraşılacak birşey kalmamıştır. Birgün önceki istek dolu heyecan yerini yavaş yavaş "acaba"lara vermeye hazırlanır…

Netlik, heyecanın yerine soru işaretlerini ve bastıran mantığı getirir.

Hazırlık süreçlerinde bundan önce birlikte savaşan çift artık birbiriyle savaşmaya başlar.

İşte evlilik öncesi sendrom başlamıştır…

"Acaba daha iyisi var mıdır? Şimdi her sabah onunla kalkacağım ama buna hazır mıyım? Ya sürekli nerede olduğumu sorması.. Beni hep takip edecek sanırım (bundan önce de aynısını yapıyordu ama o zaman değer vermiş oluyordu).. Mmm peki istediğim saatte dışarı çıkabilecek miyim? Ona hep hesap mı vereceğim? (sevgiliyken de haber veriliyordu).. Hem ben annemsiz yapamam, onun düşüncelerini alır mı acaba, ona yakın bir ev bakmalıyız… İstediğim yerde olsun düğünüm kesinlikle, ben bir kere evleneceğim, bunu bile düşünmüyor!.."

Bu süreçte sizi yoran ve midenizde yanmalara, uykunuzun kaçmasına sebep olan stres, yapılan işler değil, yukarıdaki soru işaretleridir. Emin olamama hissi ve istenilenlerin evliliğe uygun olup olmaması durumudur. Şu an yaptığınız tüm somut hazırlıklar hayallerinizin ürünü heyecanla beklediğiniz anlardır, yanında getirdiği soru işaretleri ise bunların önüne geçmeye başlar… Tüm bunlarla nasıl başa çıkabilir ve özel günü hep gülerek anabilirsiniz?

Öncelikle bu kararsızlık anlarını yaşamanız çok normal ve olması gereken bir durumdur. Hayatınızda bir değişim yapıyorsunuz ve etkilenmelisiniz. Rol değiştiriyorsunuz, bu kadar kolay olmamalı. Ancak sağlıklı yanıtlar bularak da süreci en sağlıklı şekilde tamamlamalısınız; o kutsal günü her andığınızda suratınızın ekşimesini eminim ki istemezsiniz. Bunun için:

  • Evlilik kararı, ilk yetişkinliğin tamamlandığı, olgunluk döneminde verilmelidir ve bilinmelidir ki kültürü, aile yaşantısı, eğitimi, sosyal yaşantısı ve ilgileri farklı iki ayrı birey evlenmektedir. Amacınız müstakbel eşinizi kendiniz gibi yapmaya çalışmak ya da o mutlu olsun diye kendinizden vazgeçmekse, yanıldığınız ilk noktadır. Bu evlilik sandığınız kadar uzun sürmeyebilir. Bu kararı alana kadar farklı yönleriniz size çekici geldi ve hep onları anlattınız, tek bir karakter olmaya çalışmanız ilerleyen süreçlerde yeni bir farklı karakter aramaya yöneltebilir, dikkat!
  • Kendisine ait özellikleri olan iki kümenin birleştiğini düşünün; ortak bir kesişim kümesi vardır, evlilik de tıpkı bu gibi olmalı, ortak alanları pekiştirmek ve karşı tarafın kararı ne olursa olsun eleştirmemek, kendi doğrunuzu söylemek ama yinede destek olmak.
  • Destek, evliliğin en büyük yapı taşıdır ve dinamiğini korur. Birliktelik kararı alındığından itibaren korunmalıdır ve bu durumlar da saygının somutlaştırıldığı anlardandır. Gidilen kuaför anımsanmaz; ancak kuaföre giderken destek vermeyişiniz her yemekte salata gibi önünüzde yer alır.
  • Somut olarak da gözlendiği gibi herkesten ayrı bir ev kuruyorsun ve buranın maddi–manevi anahtarı sadece eşlerde olmalı, duvarın rengini her gün siz göreceksiniz, bu rengi belirleyen illaki anneniz olmamalı. Ebeveynlere bağımlı olmak hala evlilik olgunluğuna gelmediğinizin göstergesidir ki dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri de budur: Sınırların belirlenmesi...
  • Karı-koca sınırınız belirli olmadığı sürece evlilikteki dinamik sürekli dışarıya akar ve sorunlar başlar.
  • Medeni durumunuz değiştiği gibi, kısmen de olsa yaşamınızda ve davranışlarınızda değişiklikler olacak. Artık tek değilsiniz ve aynı olmadığınız için de muhakkak uzlaşamadığınız noktalar olacak. Problem uzlaşamamak değil, bu uzlaşazlığı çözmek; sanırım evliliğe anlam kazandıran ve devam etmesini sağlayan nokta da burası. Evlilik ile gelecek olan değişim ve sorumluluklara hazır mısınız?
  • Evlilik öncesinde hazır olmadığınızı düşünüyorsanız ve endişeleriniz var ise profesyonel destek almaktan çekinmeyin. Evlilik sürecinde alacağınız destekten daha da etkili olacaktır bireysel olarak almanız. Bunlara rağmen kararınız evet ise, sadece evliliğe hazırlıkta çıkartılan sorunlar var ise, nikah masasını yemek masası gibi kullanmayacaksınız. Bu günün özel olduğunu, oranın ihtişamı değil fotoğraf karelerindeki imajınız gösterecektir. Sevgiliniz sadece orada eşiniz olmayacak, bundan sonraki yaşantınızda eşiniz olacak.

Evlilikte bu süreç ile karşılaşılan dialoglar; düğünden 10 yıl sonra, arkadaş ortamında, piknikte, eşler arasında bir uzlaşmazlık olmuştur ve tartışma başlar:

A: "Benim hiç bir istediğim olmuyor zaten, sürekli böylesin." (Etraftakilerden ses çıkaz ve kendilerince tıp demişlerdir)

B: "Neyim sürekli böyle, bencil miyim ben?"

A: "Evet herşeyi sen bilirsin, siz bilirsiniz, yıllarcada böyle oldu... Düğünümde bile mutlu edemedin beni, istemediğim bir yerde evlendim."

B: "Hıh döndük dolaştık yine geldik. 10 yıldır 10000 defa konuştuk, geri dönebiliyor muyuz, dönsekte o zaman bu koşullarımız var mıydı, vardı da ben mi yapmadım?"

A: "Ben bir kere evlendim, ah ahhh..."

B: "Tamam sus konuşmayalım yoksa kalbini kıracağım!"

Sonuç: Eşler arası soğuma,konuşmama.

Duygular: Gerginlik,öfke.

Gerçek: Sihirli bir değneğin olmaması. Hayal kırıklığına sebep olacak beklentinin devam etmesi.

Soru: Önemli olan eşinizle evlenmeniz mi? Yoksa nasıl evlendiğiniz mi?

Bu diyaloğun devam etmesi sonu eşler duygusal olarak uzaklaşacaktır ve "arkadaşız" dedikleri role bürünecektir. Duygusallığın olmaması ve ilgi görmenin de ihtiyaç olduğu düşünülürse eğer, bu ilgi 3. bir kişide aranmaya başlanacaktır. Rolünüz ne olursa olsun hiç kimse sürekli eleştirilmek ve yetersiz bulunak istemez. Bu olduğu anda savunma mekanizmaları ortaya çıkar. Duygular varsa arada öfkeye dönüşür tartışma olur, halen devam ediyorsa bu durum kaçınmaya ve konuşmamaya başlar, hala devam ediyorsa evden uzaklaşmalarla ortak paylaşım azalır ve önemsenip değerli olduğunu düşündüğü durumlar aranır.

Eşinizin ödül olarak ne yaptığını değil; eşinizi "Ödül" olarak görebildiğiniz sürece evlilik canlı kalacaktır.

Önemli olan sizin için düğün sabahından itibaren beraber uyanabilmek ise; merak etmeyin düğününüzü sizin kadar hatırlayan olmayacak.



Yorumlar
Henüz hiçbir yorum yapılmadı.
Doktorlarımıza sorularınızı iletin...
DoktorumOnline.NET ile alanında uzman doktorlarımıza yaşadığınız sağlık problemi ile ilgili soru sorabilir, isterseniz de doktorlarımız ile muayene için iletişim kurabilirsiniz. DoktorumOnline.NET size sizin en uygun doktora, en hızlı şekilde ulaşmanızı sağlar.
iv>