Web sitemizde kullanıcı deneyimini artıran Çerezler (Cookie) kullanılmaktadır. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmektesiniz.
X

BAĞIŞLANAN KANLARA UYGULANAN TESTLER

Önemli Uyarı!

Bağışlanan bütün kanlar dünya standartlarında tarama testlerine tabi tutulmaktadır. Günümüzde kan yoluyla bulaşan hastalıkların taranmasında kullanılan testlerin hiçbiri %100 kesinlikte tanı koydurucu değildir. Uygulanan tarama testleri kanı alacak hastanın sağlığını korumak amacıyla yapılmaktadır. AIDS ve hepatit gibi hem kan hem de cinsel yolla bulaşan hastalıklar için bulaşın gerçekleştiği andan testlerde pozitif hale gelinceye kadar geçen ve  tanı konulamayan ölü bir süre (pencere dönemi) söz konusudur. Pencere dönemindeki kişinin test sonuçları temiz gözükmekle birlikte diğer insanlara bulaştırma riski vardır.Bu nedenle kan bağışı için başvuru yaptığınızda doldurduğunuz soru formundaki sorulara vereceğiniz dürüst ve samimi cevaplar tüm tarama testlerinden daha önemlidir.

Lütfen (herhangi bir şüpheniz dolayısıyla) yalnızca test sonucunuzu öğrenmek için kan bağışında bulunuyorsanız bunu yapmaktan kendinizi men ediniz!

BAĞIŞLANAN KANLARA UYGULANAN TESTLER

Bağışlanan kanlar aşağıdaki testlere tabi tutulmaktadır:

  1. anti-HIV testi (AIDS)
  2. anti-HCV testi (C sarılığı)
  3. HBs-Ag testi (B sarılığı)
  4. Frengi testi (Sifilis)
  5. Kan grubu testi

Bağış olarak alınan bütün kanlara bu testler uygulanır. Testlerin sonuçları negatifse (hastalık tespit edilmemişse) size herhangi bir bildirim yapılmamaktadır. Test sonuçlarında pozitiflik varsa kan merkezine bilgilendirme ve doğrulama testleri için çağrılırsınız. Doğrulama testinin de pozitif olması durumunda danışmanlık, takip ve tedavinin yapılacağı ilgili sağlık kuruluşuna yönlendirilirsiniz.

AIDS HASTALIĞI VE HIV TESTİ

AIDS Nedir?

Etkeni HIV ( insan bağışıklık yetersizliği virüsü) virüsü olan bulaşıcı bir hastalıktır.

HIV pozitifliği virüs taşıyıcılığını ifade eder. Taşıyıcılar 5-10 yıl içinde hastalık belirtileri göstermeğe başlarlar.

AIDS (Edinilmiş bağışıklık yetersizliği sendromu) virüsün vücutta bağışıklık sistemini çökertmesi nedeniyle ortaya çıkan bir hastalıklar tablosudur.

AIDS Nasıl Bulaşır?

AIDS 3 Yoldan bulaşır:

  1. Kan yolu ile
  2. HIV (+) Hamile kadından bebeğine
  3. Cinsel ilişki ile

HIV Bulaştıktan Sonra Ne Olur?

HIV bulaştıktan sonra, hastalık belirtileri hemen ortaya çıkmaz.Virüs vücuda girdikten 2-6 hafta sonra antikorlar oluşur. Kullanılan tarama testleri bu antikorları taramaya yöneliktir. Antikorlar oluşuncaya kadar testin sonucu negatif çıkar ama kişi bu dönemde bulaştırıcıdır; testin negatif kişinin ise bulaştırıcı olduğu bu süreye pencere dönemi denir. Antikorlar oluştuktan sonra hastalık tablosu oluşuncaya kadar belirtisiz bir dönem geçer; kişi bu süre boyunca HIV(+)’dir ve yine bulaştırıcıdır. 5-10 yıllık bu sürenin sonunda hastalık tablosu ortaya çıkar.

AIDS’li Kişide Görülen Belirtiler ve Hastalıklar Nelerdir?

Bu belirtilerin hiç biri sadece AIDS hastalığına özgü değildir, başka hastalıkları da ifade edebilir; kesin tanı HIV testi ile konulur.

  • ağızda ve deride tekrarlayan uçuklar
  • lenf bezleri büyümesi
  • uzun süreli ateş
  • gece terlemeleri
  • kilo kaybı
  • uzun süre geçmeyen ishal
  • aşırı yorgunluk
  • öksürük
  • cinsel organda uzun süre iyileşmeyen yaralar
  • menenjit
  • hepatit
  • kanserler

AIDS’den Nasıl Korunmalı?

Ne yazık ki birçok çalışma yapılmasına rağmen henüz HIV için biraşı geliştirilememiştir. Ancak AIDS’den korunmak elimizdedir.

1.Kan yolu ile bulaşmadan korunma:

  • Kan nakillerinde HIV testi yapılmış ve sonuç negatif çıkmış kanlar kullanılmalıdır.
  • Enjektörler, berberlerde kullanılan jiletler, akupunktur iğneleri tek kullanımlık olmalı ve kullanıldıktan sonra atılmalıdır.
  • Dezenfekte edilmemiş cerrahi aletler, diş hekimliği aletleri, dövme aletleri vb kesici aletlerin kullanılmasına izin verilmemelidir.

2.Cinsel yolla bulaşmadan korunma:

HIV her türlü cinsel ilişki ile bulaşır. Güvenli cinsel yaşamkurallarına uyularak AIDS’den korunmak mümkündür. Cinsel yaşamı güven altına almak için çeşitli seçenekler vardır:

  • HIV taşımadığından emin olunan kişi ile devamlılık içinde cinsel ilişki kurulmalı.
  • Her türlü cinsel ilişkide prezervatif (kondom=kaput=koruyucu kılıf) kullanılmalı.
  • Çok kişiyle cinsel ilişki kuranlarla, uyuşturucu kullananlarla, cinsel ilişkiyi kazanç yolu yapan kadın ve/veya erkeklerle cinsel ilişkiye girmekten kaçınılmalıdır.

AIDS Nasıl Bulaşmaz?

  • Tükürük, göz yaşı, ter, idrar, aksırık
  • El sıkma, zedelenmemiş deriye dokunma, kucaklaşma, masum öpüşme
  • Yiyecek, içecek, çatal, tabak, telefon gibi eşyaların ortak kullanımı
  • Tuvalet, duş, çeşme musluğu, yüzme havuzu, deniz, sauna, hamamlar

HIV bulaşmasına neden olmaz.

DİKKAT!
  • HIV (+) olduğunu bilenler asla kan bağışı yapmamalıdır!
  • Kendisine HIV bulaştığı şüphesi içinde olanlar kan bağışlamamalıdır!
  • HIV (+) biri ile cinsel ilişkisi olanlar kan bağışlamamalıdır.

Kan merkezlerinde bağış olarak alınan bütün kanlar HIV tarama testinetabi tutulmaktadır. Bu test, virüsün yapısındaki bazı proteinlere karşı vücudun oluşturduğu antikorların taranması esasına dayanan ELISA testidir. HIV vücuda girince ELISA testi ile tanı konulabilmesi için söz konusu   antikorların vücut tarafından oluşturulması gerekir. Antikor oluşumu için geçen bu süreye pencere dönemi denir. Pencere döneminde Virüsü taşıyan kişi taşıyıcı olduğu halde henüz antikorlar oluşmadığı için ELISA testi negatif çıkar. Bu süre2-6 haftadır.

ELISA testi ile HIV (+) olduğu tespit edilen bireylerin kanları Western-Blottestine tabi tutularak doğrulaması yapılır. ELISA çok duyarlı bir testtir; HIV ile ilgili olmayan diğer bazı proteinleri de HIV’e özgü antikorlar olarak tanıyabilir. Bu duruma yalancı pozitiflik denir. Bazen test yaptıran kişi gerçekten pozitif olmadığı halde test sonucu pozitifmiş gibi çıkabilir; yani yalancı pozitifsonuç verebilir. Bu nedenle ELISA testi pozitif olanlar Western-Blottesti ile doğrulama testine tabi tutulurlar.

Kan merkezinde ELISA (+) çıkan kanlar imha edilir; kan bağışçısı kan merkezine davet edilerek bilgilendirilir, doğrulama testleri yapılır. Kişinin HIV (+) olduğu kesinleşince danışmanlık, takip ve tedavi hizmetlerinin verilebildiği sağlık kuruluşlarına yönlendirilir.

C HEPATİTİ VE HCV TESTİ

Hepatit Nedir?

Hepatit karaciğer dokusunun iltihabi hastalığıdır. Hepatitlerin pek çok nedeni vardır. Virüsler, mikroplar, zehirli maddeler, bazı ilaçlar, alkol karaciğer dokusunda iltihaba yol açabilirler. Hepatitlerin en önemli nedeni virüslerdir. Hepatitler etkeni olan virüslerin bulunuş sırasına göre A, B, C,D,E olarak adlandırılmışlardır.

Sarılık Nedir?

Sarılık kandaki bilirubin düzeyinin artması sonucu deri ve mukozaların sarı renk alması durumudur. Bilirubin alyuvarlara rengini veren ve oksijen taşınmasını sağlayan hemoglobin maddesinin parçalanması sonucu oluşur. Kanda dolaşım ömrü dolan yaşlı alyuvarlar ölünce hücrenin içeriğindeki hemoglobin açığa çıkar; hemoglobin oldukça karışık bir mekanizma ile karaciğerde bilirubin maddesine dönüştürülerek karaciğerden safraya atılır. Karaciğerde bir iltihap söz konusu olunca karaciğer hücreleri görevlerini yapamaz ve bilirubin safraya karışamaz, kandaki miktarı artar, dokularda (deride) birikir ve sarılık oluşur. Sarılık sadece karaciğer iltihabında görülmez. Bilirubin maddesinin kanda arttığı alyuvar yıkım anemilerinde (örneğin kan uyuşmazlığına bağlı yeni doğanın sarılığı), safra kesesi taşlarının safra akımını engellemesi nedeniyle de sarılık tablosu ortaya çıkabilir. Sarılığın en önemli nedenlerinden biri hepatitlerdir ve bulaşıcı sarılık denince aklımıza viral hepatitler gelmelidir.

Gizli Sarılık Nedir?

Bağışıklık sisteminin virüslere karşı verdiği cevap kişiden kişiye farklılıklar gösterebilmektedir. Hastalığın seyri de aynı şekilde değişkenlik gösterebilir. Bazen hastalığın belirtileri çok silik bir şekilde kendini gösterir ve kişi kırgınlık, halsizlik, hafif ateş gibi grip tablosuna benzer belirtilerle hastalığın akut dönemini geçirebilir. Belirtiler özellikle C hepatitinde bu şekilde seyre debilmektedir. Ancak belirtilerin silik olması hastalığın gidişinin iyi olduğu anlamına gelmez.

B ve C Hepatitleri kan yolu ile bulaşma riski olan hastalıklardır

C Hepatiti Nasıl Bulaşır?

C Hepatiti başlıca 4 yolla bulaşır:

  1. Kan yolu ile
    1. Meslekle ilgili bulaşma: özellikle sağlık çalışanları risk altındadır.
    2. Kan ve kan ürünleri kullanımı: tarama testlerinin rutin kullanıma girmesi ve teknolojik gelişmeler bu yolla bulaşı çok azaltmıştır.
    3. Hemodiyaliz hastaları
    4. Damardan uyuşturucu bağımlıları
  2.  HCV (+) anneden bebeğine
  3. Cinsel ilişki ile
  4. Aile İçi Bulaşma: Bulaşma yolu tam anlaşılamamış olmakla birlikte böyle bir risk söz konusudur.

HCV Bulaştıktan Sonra Ne Olur?

HCV’nin Türkiye’de görülme sıklığı %1 civarındadır. Sinsi seyreden bir hastalıktır. Hastalığın akut (şiddetli) seyri pek sık görülmez; çoğunlukla sarılık bile belirgin olarak gözlenmemektedir. İnfekte olan şahısların yaklaşık %15’i kendiliğinden tam şifa ile iyileşir. Hastaların yarıdan fazlasında hastalık süreğenleşir, bunların bir kısmı normal karaciğer fonksiyonlarını devam ettirip taşıyıcı olarak yaşarlar. Hastaların %20’si (15-20 yıllık bir süreç içinde) ağır karaciğer harabiyetine (siroz) yakalanırlar. Bunların dayaklaşık %1-3’ü karaciğer kanserine yakalanırlar.

Henüz C hepatiti için tam şifa sağlayan bir tedavi bulunamamıştır.

HCV pozitif olanlar kan bağışı yapmamalıdır!

HCV’nin Belirtileri Nelerdir?

Hastalık çoğunlukla siroz aşamasına gelince belirti verir. Hastaların çoğunluğuya sağlık kontrolünde ya da kan bağışında bulunduktan sonra hastalıklarını öğrenirler. Çoğunlukla sarılık tablosu ortaya çıkmaz.

Hastalığın ileri safhalarında ise siroza özgü belirtiler (zayıflama, karınzarının su toplaması, karaciğer dalak büyümesi vb) görülür.

HCV’den Nasıl Korunulur?

HCV için henüz aşı geliştirilememiştir. Korunma şartları HIV’den korunma ile aynıdır.

HCV ile ilgili bazı linkler :

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/dergi/99/ekim/hepatitc.pdf

http://www.drderya.com/hastaliklar1/hepatitc.htm

http://www.genetikbilimi.com/genbilim/bulasicisarilik.htm

HCV Tanı Testleri

Bağış olarak toplanan bütün kanlara anti-HCV testi uygulanmaktadır. Anti–HCV testinde virüsün proteinlerine karşı kanda oluşan antikorlar taranır. Testin pozitif sonuç vermesi için virüsün vücuda girmesini takiben 6-8 haftalık bir süre geçmesi gerekmektedir.

Anti-HCV testi çok duyarlı bir tarama testidir. Yalancı pozitiflik olgularına diğer tarama testlerine göre daha sık rastlanmaktadır. Anti-HCV pozitifliği bulunan kan imha edilir; kanı bağışlayan kişiye haber verilerek testi tekrarlanır. Testin yine pozitif olması durumunda oldukça uzun bir takip protokolünün uygulanması gerekmektedir; hasta bu takibin yapılabileceği sağlık kurumlarına yönlendirilir. Tekbaşına Anti-HCV testinin pozitifliği, kişinin C hepatiti olduğunu göstermez; karaciğer fonksiyonlarının ve hastanın klinik durumunun bir bütün olarak değerlendirilmesi gereklidir.

B HEPATİTİ VE HBs-Ag TESTİ

B hepatiti Nedir?

Etkeni HBV olan bir virüs hastalığıdır. Günümüzde oldukça iyi tanınan ve korunmada aşısının geliştirilmesiyle oldukça önemli yol alınmış bir hastalıktır.

HBV Nasıl Bulaşır?

  1. Kan yolu
  2. Cinsel yol
  3. Taşıyıcı veya hasta hamile kadından çocuğuna
  4. Aile içi bulaş

HBV Bulaştıktan Sonra Ne Olur?

Türkiye’de HBV oldukça sıktır. Toplumun %7’si (bölgelere göre sıklık %2.5ile %12.5 arasında değişmektedir) HBV ile enfektedir. 4 milyon insanımızın taşıyıcı olduğu sanılmaktadır.

Virüs vücuda girdikten sonra 4-28 haftalık bir kuluçka döneminden sonra belirtilerini gösterir. Hastalık seyri çok farklı şekillerde görülebilir. Şiddetli ve sarılıkla giden ağır bir hastalık tablosu oluşabileceği gibi silik belirtilerle seyreden sarılıksız bir tablo da görülebilir. Akut tabloda pek çok organlar hastalıktan etkilenebilirler.

Virüse karşı doğal olarak bağışıklık gelişebilir yani kişi hastalığı atlatarak tam şifaya kavuşur. Hastaların yaklaşık %10’u hastalığın akut döneminden sonra süreğenleşir ve taşıyıcı olarak kalırlar. Taşıyıcılar genellikle her hangi bir yakınmaları olmaksızın hayatlarını sürdürürler  ancak ileride siroz veya karaciğer kanserine yakalanmaları ihtimali diğer insanlara göre daha fazladır.

HBV’nin Belirtileri Nelerdir?

  • Yorgunluk
  • Halsizlik
  • Bulantı-kusma
  • Çay rengi idrar
  • Eklemlerde ve kaslarda yaygın ağrı
  • Karın ağrısı (karaciğerin olduğu sağ tarafta hassasiyet)
  • Sarılık
  • Menenjit
  • Anemi tablosu
  • Böbrek iltihabı

not:Bu bulguların hiç biri sadece B hepatitine özgü değildir, diğer bir çok hastalıkta da görülebilen belirtilerdir.

HBV’den Nasıl Korunmalı?

HBV’den korunma prensipleri HCV ile aynıdır. HBV’den korunmada en büyük avantajımız virüse karşı aşı geliştirilmiş olmasıdır. Hepatit B aşısı gen mühendisliğinin bir ürünüdür, virüsün kendisini değil saflaştırılmış yüzey antijenini içermektedir. Bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur. Çocuk doğar doğmaz uygulanabilmektedir. Erişkinlerde ise virüsün önce antijen ve antikorları taranır virüse karşı bir bağışıklık yoksa aşı programına başlanır. Genellikle ilk aşıyı takiben 1. ve 6. ayda aşı tekrarlanır. Aşı yeni doğanda %100, erişkinlerde %90 koruyuculuk sağlar. Ülkemizde taşıyıcılık oranı yüksek olduğundan aşı önerilmektedir.

HBV ile ilgili bazı linkler:

http://www.saglik-info.com/HASTAOKULU/hepatit.asp

http://www.hepatoloji.net/wsn/page3.html

HBs-Ag Testi

HBV’nin yapısı oldukça iyi anlaşılmıştır. Hastalıkta virüsün proteinleri(antijenler) ve buna karşı vücutta gelişen antikorlar söz konusudur.

Hbs-Ag virüsün antijenlerinden birisidir ve virüsün alınmasını takiben 1-12 hafta içinde kanda görülür. İlk 6 ay içinde buna karşı antikorun(HBs-Ab) oluşması beklenir. Bu süre sonunda antikor oluşmamışsa kişi bağışık değildir ve HBV taşıyıcısıdır. HBs-Ag pozitifliği HBV bulaştırıcılığını ifade eder. Kan merkezlerinde bu antijenin taraması yapılmaktadır. HBs-Ab ise kişinin hastalığa karşı bağışık olduğunu ifade eder; aşı olanlarda da HBs-Ab pozitiftir.

HBs-Ag testi oldukça özgün bir testtir, yalancı pozitiflik pek görülmez. Bağış olarak alınan kanda tarama testinde HBs-Ag pozitif çıkarsa o kan imha edilir ve donör kan merkezine çağırılarak testi tekrarlanır; sonuç yine pozitifse hastalığın gidişatının tayin edilmesi için ileri testlerin yapılması amacıyla hastanın takibini yapacak olan sağlık kuruluşlarına yönlendirilir.

HBs-Ag + olan kişiler kan bağışı yapmamalıdır!

FRENGİ HASTALIĞI VE TESTİ

Frengi Nedir?

Treponema Pallidum adlı mikro organizmanın yol açtığı bir hastalıktır. Sifilis olarak da isimlendirilmiştir. Yaklaşık 600 yıldır bilinen bir hastalıktır.

Frengi Nasıl Bulaşır?

  1. Frenginin en önemli bulaşma şekli hastalığı önceden almış kişi ile yaşanan cinsel ilişkidir. Öpüşme, ısırma vb ile de bulaşır.
  2. Tarama testleri yapılmamış frengi mikrobu içeren taze kanların      hastalara nakli ile bulaşır.
  3. Frengi hastası hamile anneden çocuğuna  bulaşır.

Frengi Bulaştıktan Sonra Ne Olur?

Tedavi edilmeyen Frengi 3 evreden geçer. İlk evrede mikrobun vücuda girdiği yerde (çoğunlukla cinsel organlarda) ilk 3 hafta içinde sert ve ağrısız bir çıban oluşur, çıbana yakın bölgedeki lenf bezlerinde şişlik vardır. Bu evrede tedavi edilmezse hastalık ikinci evreyegirer, mikrobun bütün vücuda yayılmasına bağlı belirtiler ortaya çıkar. İkinci evrede hastalık çok belirti vermez, sinsi bir seyir gösterir; ciltte pembe lekeler, mercimek büyüklüğünde cilt kabartıları görülür. 2-3 yıl kadar süren ikinci evreyi ciddi organ rahatsızlıklarının oluştuğu üçüncü evre izler. Üçüncü evrede ciltte nodül ve gom denilen yumrular oluşur, bunlar zamanla açık irinli yaralar haline gelir. Ayrıca bu evrede frengi kalp damar sisteminden sinir sistemine kadar her organda hasar oluşturarak ölümle sonlanır.

Frenginin Tedavisi Mümkün müdür?

Penisilinin bulunmasıyla frengi tedavi edilebilir bir hastalık haline gelmiştir. Özellikle erken tanı ile tedaviye çok iyi cevap alınmaktadır.

Frengiden Nasıl Korunmalı?

Güvenli cinsel yaşam en önemli korunma yoludur.

Frengi ile ilgili linkler:

http://www.ato.org.tr/konuk/tdp/em13/yayin001.html

http://www.ailehekimi.com/pedu/cinsellik/u2/u23.htm

Frengi Tanısında Kullanılan Testler

Frengi için kan merkezlerinde tarama testi olarak RPR (rapid plasma reagin) kullanılır. Testin pozitifo lması hastalığın olduğunu kesinleştirmez, daha ileri tetkiklerin yapılacağı doğrulama testleri uygulanmalıdır. RPR + çıkınca kişikan merkezine davet edilerek bilgilendirilir ve ileri tetkiklerin ve gerekli tedavinin yapılacağı ilgili sağlık kuruluşuna yönlendirilir. Yasa gereği, Frengi Sağlık Bakanlığı’na bildirimi zorunlu olan bir hastalıktır. Hastalığın tedavi ve takibi Sağlık Bakanlığı tarafından sürdürülür.

KAN GRUPLARI

İnsan kan grupları arasındaki farklılık 1900’lerin başlarında ABO sisteminin bulunması ile anlaşılmıştır. 1940’ların başlarında ise Rh faktörü bulunmuştur.

Eritrosit yüzeyindeki antijen Kan grubu
A A
B B
A ve B AB
YOK 0

 ABO sisteminde kan gruplarının farklılığını sağlayan 2 antijen vardır; bunlar eritrositlerin yüzeyinde bulunur ve A, B harfleri ile gösterilirler. Eritrositlerin yüzeyinde ya ayrı ayrı A,B yada birlikte (AB) bulunurlar veya eritrositlerin yüzeyinde hiç antijen bulunmaz buna 0 denilir.

Kanda Bulunan Antikor Kan grubu
Anti-B A
Anti-A B
Anti-A ve Anti-B 0
YOK AB

Eritrosit hücrelerinin yüzeyindeki antijenlere karşı oluşmuş antikorlarkanda ve dokularda bulunmaktadır.

Antikor ve antijen karşı karşıya gelirlerse birbirlerine bağlanırlar ve küçük çökelmeler oluşur. Bu olaya aglütinasyon denilir. Örneğin eritrositlerinde A antijeni taşıyan birinin kanında anti-B antikoru vardır; bu kişiye anti-A antikoru verilirse bu antikor A antijeniile birleşerek kümeleşmeye yol açar. Aynı şekilde kan grubu AB olan birinin eritrositlerinde A ve B antijeni vardır; bu kişinin kanında ise antikor yoktur.

Bu prensiplerden yararlanılarak kan grubu tespiti yapılmaktadır. Eritrositlerinde antijen olmayan birinin kanı anti-A ve anti-Banti korları içeren test serumları ile karıştırıldığında hiçbir çökelme olmaz; bu kişinin kan grubu 0’dır. Aynı şekilde eritrositlerindeB antijeni olan birinin kanı anti-A serumu ile karıştırıldığında çökelme olmazken anti-B serumu ile karıştırıldığında çökme oluşur; bu kişinin kan grubu da B’dir. Bu çökelmeler sayesinde kan grubu tespit edilmiş olunur.

AB0 dan Başka Kan Grup Sistemi Var mı?

Eritrositlerin yüzeyinde 300 den fazla antijen saptanmıştır. 21 farklı kan grubu sistemi vardır. Bunlar içinde pratikte kullanılan iki sistem vardır; ABO ve Rh sistemi.

Rh sistemi nedir?

Eritrositlerin yüzeyinde yer alan bir diğer antijen grubudur. Bu grubda C, D, E, c, e olmak üzere 5 antijen vardır. D antijeni en fazla bağışıklık uyandırandır. Toplumun %85’i D + dir, yani Rh + dir. %15 ise bu antijeni taşımaz yani Rh negatiftir.

Kan gruplarının % dağılımı nasıl?

Kan Grubu Kişi sayısı Yüzde
A Rh(+) 886 763 %38,82
B Rh(+) 311 195 %13,62
0 Rh(+) 658 102 %28,81
AB Rh(+) 162 095 %7,10
A Rh(-) 109 969 %4,81
B Rh(-) 44 194 %1,93
0 Rh(-) 90 394 %3,96
AB Rh(-) 21 448 %0,94
TOPLAM 2 284 160  

Türkiye’de 1997-2002 yılları arasındaki 5 yıllık dönemde KIZILAY kan merkezlerinde yapılan 2.284.160 kan grubu testine göre; kan gruplarının  %dağılımı aşağıdaki grafikte gösterilmiştir.

Kan Gruplarının Anne-Babadan Çocuklarına Aktarımı Nasıl Oluyor?

Kangrupları anne ve babadan çocuklarına Mendel kanunlarına göre aktarılır. Buna göre anneden 1 ve babadan 1 gen çocuğa geçer. Bu Mendel çaprazlaması ile açıklanabilir: Aşağıdaki tabloda A pozitif bir anne ile B pozitif bir babanın çocuklarında görülebilecek kan grupları verilmiştir. AB, A, B ve O kan grubundan çocuklar dünyaya gelebilir.

Eğer anne veya baba AA ise buna homozigot (anneden ve babadan gelen genlerin aynı karakterde olması) denir. AO gibi bir gen dağılımına ise heterozigot (anneden ve babadan gelen genlerin farklı karakterde olması) denir. Homozigot anne ve homozigot bir babanın çocukları aynı kan grubundan olacaktır. Yan yana gelen iki gen için baskınlık (dominantlık) veya  çekiniklik (resesiflik) söz konusudur. Baskın gen çekinik genin özelliklerini baskılar ve onun özelliklerini örter. A B O sisteminde A ve B baskın O ise çekiniktir. Dolayısıyla kişi AO ise O çekinik kalır ve kişi A grubu olarak belirlenir.O grubunun özellikleri ancak OO durumunda ortaya çıkar.

Genotip: Kişinin taşıdığı gen yapısını ifade eder. A grubu bir insanın genotipi AA veya AO dır.

Fenotip: Kişinin baskın genler dolayısı ile ortaya çıkan görünümü ifade eder. Genotipi AO olan bir bireyin fenotipi A’ dır. Bir kişinin kan grubundan bahsederken onun fenotipinden bahsediliyor demektir.

Rh sisteminde de Mendel  genetiği kuralları geçerlidir. Dolayısıyla Anne ve baba Rh pozitif olsalar bile çocukları Rh negatif olabilir.

Kan Uyuşmazlığı Nedir?

Kan uyuşmazlığı anne kanında çocuğun kan grubuna karşı gelişen antikorların çocukta hastalık yapmasıdır.

Gerek AB0 gerekse Rh sisteminde anne ile çocuk arasında kan uyuşmazlığı görülebilir.  AB0 uyuşmazlığı Rh uyuşmazlığına göre daha sık görülmesine rağmen daha iyi seyreder, sarılık daha ender görülür, çocukta kalıcı hastalık yapma riski daha azdır, nadiren bebeğin kanının değişmesi gerekir. Rh uyuşmazlığı ise daha nadir görülür ancak kötü seyirlidir; sıklıkla sarılık yapar, çoğunlukla bebeğin kanının değişmesi gerekir, iyi tedavi edilemezse kalıcı arazlara yol açarveya ölümle sonuçlanabilir.

Rh negatif annenin Rh pozitif çocuğu olursa uyuşmazlık söz konusudur. Rh negatif bir annenin Rh pozitif bir çocuğu olması için baba Rh pozitif olmalıdır. Ancak şu da bilinmelidir ki Rh pozitif bir baba ile Rh negatif bir anneden Rh negatif bir çocuk da doğabilir. Böyle bir durumda uyuşmazlık yoktur. Diğer taraftan annenin Rh pozitif çocuğun Rh negatif olduğu durumda da uyuşmazlık söz konusu değildir.

Annenin Rh negatif babanın Rh pozitif olduğu durumlarda gebeliğin dikkatli takibi ile her hangi bir risk olmaksızın sağlıklı bebekler doğar.

Gebelik takibinde annenin kanında  normalde olmaması gereken anti-Rh (anti-D) araştırılır, bu teste indirek coombs testi denilir. Doğum sonrası bebekte anneden geçen antikorların aranmasına ise direk coombs testi denilir.

Tedavide amaç annenin Rh antikorları oluşturmasını engellemektir. Bunu sağlamak için kan grubu Rh negatif ve eşi Rh pozitif olan gebelere 28. haftada anti-D (Rhogam) iğnesi yapılır. Doğumdan sonra bebeğin kan grubu pozitif ise ilk 72 saat içinde yeniden anti-D yapılmalıdır. Düşük, dış gebelik, kürtaj gibi durumlarda da müdahaleyi takiben anti-D yapılır.

Sonuç olarak kan uyuşmazlığı şüphesi olan çiftlerin (Rh negatif anne ve Rh pozitif baba) çocuk sahibi olma konusunda endişeye kapılmamaları gerekir; itinalı gebelik takibi ve gerekli tedavi ile normal sağlıklı bebekleri olmaması için hiçbir neden yoktur.

Doktorlarımıza sorularınızı iletin...
DoktorumOnline.NET ile alanında uzman doktorlarımıza yaşadığınız sağlık problemi ile ilgili soru sorabilir, isterseniz de doktorlarımız ile muayene için iletişim kurabilirsiniz. DoktorumOnline.NET size sizin en uygun doktora, en hızlı şekilde ulaşmanızı sağlar.
iv>